Le Mont Saint Michel

Uzun Italya serüveninden sonra biraz da Kuzey Fransaya gidelim diyorum. Oldum olası görünüşü beni hep ürküten, sanki korku filmlerinden çıkmış gibi duran hem ada olan hem de olmayan efsaneyi turlayacağız. Çok karışık oldu :)


Mont St. Michel'e, evden sabah 5 te çıkıp ( bu arada gripten ölüyorum o derece hastayım ), Paris Montparnasse tren istasyonundan 6 da olan trene yetişiyoruz ve 4 saatlik yolculuğu uyuyarak tamamlıyoruz. Giderken Dol de Bretagne tren istasyonuna aldık biletlerimizi. Dönüşte ise Rennes tren istasyonundan aldık. Her iki istasyondan da otobüsler kalkıyor Mont Saint Michel'e ve yaklaşık 25 dk sürüyor. Otobüsten indiğiniz yerde ise bir başka otobüs sizi alıp kapıya kadar götürüyor. 




Mont Saint Michel, Normandiya sınırları içerisinde görünmesine karşın Bretanyaya ait. Bu tarihi ve gösterişli yerin en tepesinde bir manastır bulunuyor. 8. y.y. da burası Keltlerin cenazelerini gömdükleri bir adacıkmış ve 709 yılında inşasına başlanan manastır ile hacıların gelip ibadet ettiği kutsal bir yere dönüşmüş. Zamanla aşağıya doğru gotik mimarisiyle binalar eklenmeye başlamış. Sonra ne mi olmuş? Fransız devrimiyle burası bir hapishaneye çevirilmiş. Son halini ise 1874 yılında, Victor Hugo'nun öncülük ettiği bir protesto ile anıt olarak almış. Manastırın içinde ve otobüsün sizi aldığı özel olarak yapılmış kapalı istasyonda da Mont Saint Michelin aşama aşama bu güne kadarki hikayesine tanıklık ediyorsunuz. Ayrıca bekleme salonunda ayrı bir bölmede ise büyük ekranda tüm tarihini video ve fotoğraflarla izleyebiliyorsunuz. 



Milyonlarca turistin ziyaret ettiği bu tarihi manastır, UNESCO Dünya Mirasları listesinde bulunuyor. Tabii bir de Mont Saint Michelin en önemli özelliklerinden biri de; tipik Normandiya sahillerinde yaşanan gel-git olayı. Suyun gün içinde yükseldiği zamanlarda bir ada olup, suyun çekildiği zamanlarda ise karaya bağlanıyor. Adayı ziyaret saatleri de gel-git zamanlarına göre düzenlenmekte. 



Sadece manastır değil çok ihtişamlı olan. Etrafındaki yapılar da oldukça güzel ve dikkat çekici mimarileriyle fotoğraf severlerin yeri :). Her ne kadar oldukça pahalı olsa da bir çok hediyelik eşya satan dükkanlar, restaurantlar ve oteller de bulunuyor. Birçok kişi giderken tereddüt ediyor konaklama konusunda. Acaba gezmek için bir gün yeterli mi diye. Kesinlikle yeterli. Fakat konaklamak isteyenler için içindeki oteller dışında, Mont Saint Michel etrafında da bir çok konaklama alternatifi mevcut. 


Gideceğiniz sezonu da iyi düşünmeniz gerek. Çünkü yaz aylarında bile rüzgarlı ve serin oluyor. Tren biletlerini de erken baktığınız taktirde oldukça uygun fiyatlarla alma şansınız var. Bu arada manastıra giriş için bilet almak zorundasınız. İnternetten almanız da mümkün. Manastırın girişinde bilet satışları mevcut. 


Şimdilik benden bu kadar. Madam Karınca sizlere bol bol seyahatli, maceralı günler diler :). 


Yorumlar

Popüler Yayınlar