Amsterdam

Madam karınca size bu kez kanallarıyla ve mimarisiyle büyüleyici güzellikteki Amsterdam'dan merhaba diyor :). 


Açıkçası Amsterdam, en keyifli gezilerimden biriydi. Bu güzel şehirde yaşanacak bir sürü macera var ve bunların en güzeli de tabiki bisiklet. Çünkü burası aynı zamanda bisiklet cenneti. Bisiklet sürmek burada ayrı bir keyif. Şehrin tamamı düz alandan oluşuyor ve şehirde araba değil bisiklet trafiği oluyor. Trafik ışıklarında ayrıca bisiklet için de bir lamba bulunuyor ve yol dönemeçlerinde geçiş önceliği daima bisikletlere ait. Nüfusun yarıdan fazlasının araba yerine bisikleti var. Her sokak ve caddede bisiklet yolları koyu renkte ve suistimal edilmeden çok profesyonelce kullanılıyor. 


Amsterdam 12. yüzyılda Amstel Irmağı kıyısında balıkçı köyü olarak kurulmuş ve ırmağın üstünde kurulan su bendinin ( dam ) ismi Amstelredamme'ın Amsterdam olmasıyla da şimdiki ismini almış. Şehirdeki kanallar, binalar ve köprüler 17. yüzyıldan kalmadır. 


Amsterdam tren istasyonu şehrin tam kalbinde ( Centraal Station ) ve metro istasyonuna dışarıya çıkmadan direkt tabelaları takip ederek geçiş yapılabiliyor. Otobüs durakları ise tren istasyonunun hemen dışında bulunuyor. Metro ve tramvay gece 24.00-01.00 saatlerinde bitiyor fakat gece otobüsleri sabah 05.00'e kadar mevcut. Gece otobüslerinin kalkış noktası da tren istasyonunun hemen arka tarafında. İstasyondaki sarı renkteki otomatlardan tramvay, metro ve otobüs için gecerli olan biletleri kartınızla ya da nakit olarak 1 saatlik, günlük veya haftalık olarak alabiliyorsunuz. Tek kişilik bilet fiyati 2,90 €. Yani eger 1 günden fazla kalacaksanız tabiki 2-3 günlük ya da haftalık kartlar çok daha uygun oluyor. 


Gelelim Amsterdamda neler yapılabilir sorusuna. Öncelikle şunu belirtmeliyim ki bu kadar rahat, uyuşturucunun ve diğer şeylerın sokaklarda bu kadar serbest olduğu bir şehrin aynı zamanda bu kadar temiz olması dikkatimizi çeken şeylerden biri. Şehrin hemen hemen her noktasına toplu taşıma ile kolaylıkla gidebiliyorsunuz. Bu arada aralık ayında Amsterdam Işık Festivali oluyor her yıl. Bu da aklınızda bulunsun :) O halde haydi ufak bir tura çıkalım şimdi;


Dam Meydanı: Şehrin en ünlü meydanı burası. Oldukça da turistik tabiki. Madame Tussauds Müzesi, Ulusal Anıt ve Kraliyet Sarayı bulunuyor burada. 


Begijnhof: Burası en beğendiğim yerlerden birisi. 1346 yılında manastır yeminleri olmadan yaşayan rahibeler için inşa edilmiş. Burada bir de 15. yüzyıldan kalma ufak Engelse Kerk Kilisesi de bulunuyor. Pırı pırıl, çok sakin ve yemyeşil bir ara sokak diyebilirim. 


Van Gogh Müzesi: Şehrin en donanımlı, zengin müzelerinden birisi. Müzenin karşısında eğer noel zamanı ise, açık buz pateni pisti ve rengarenk süslenmiş standlarla noel pazarına da rastlayabilirsiniz :) Hemen önünde tramvay durağı bulunuyor. 



Vondel Park: Şehrin en popüler ve görkemli parkı. 


Rijksmuseum: Hollanda'nın ulusal müzesi. 

Red Light District: Ansterdam denilince ilk akla yerlerden biri. 


Anne Frank'ın Evi: 2. Dünya Savaşında Anne Frank ve ailesinin iki yıl boyunca saklandığı ev, müze haline getirilmiştir. Aynı zamanda " Anne Frank'ın Hatıra Defteri" adında kitabı da mevcuttur. 

Çiçek Pazarı ( Floating Flower Market ): Sevimli ve güzel bir yer. Çeşit çeşit lale tohumları ve hediyelik eşya alabileceğiniz bir yer ayrıca. Hollandanın lezzetli peynir ve çikolataları da cabası. Hem bulundugu sokağa dikey olarak sağlı sollu iki tarafta da alışveriş yapmak için tüm mağazalar var. Zaten şehrin bir güzel yanı da, mağazalar çok dağınık değil. Hepsi bir bölgede toplanmış durumda. 


Jordaan Bölgesi: Burası çok turistik olmayan, gayet zevkli restaurant, bar ve cafelerin olduğu bir bölge. 


Pek tabii gezilecek yerler listesi uzar gider fakat 2-3 güne sığdırmak hiç de kolay değil. Şimdi gelelim asıl maceramıza. 1 günümüzü yürüyerek bu güzel yerlere ayırdığımızdan, diğer günümüzde ne yapıyoruz? Tabiki bisiklet! :) 


Bisiklet kiralamak için çok seçenek var Amsterdamda. Fakat aklınızda bulunsun hemen hemen her otelden bisiklet kiralamak da mümkün. Hemen hemen aynı fiyatlara kiralanıyor. 12 euro ile 16 euro arası değişiyor. Biz otelden kiralamayı tercih ettik ve sabah erkenden "Zaanse Schans" a doğru yola koyulduk. Amsterdamı bir de bisikletle gezmeyi deneyin derim ben. 



Zaanse Schans, yel değirmenleri ile ünlü. Amsterdam'a tren ile 20-25 dakika, otobüsle ise 40 dakika sürüyor. Biletler ise kişi fiyatı gidiş dönüş 10 euro civarı ve hemen merkez tren istasyonu önünden platform E'den 391 ve 891 numaralı otobüsler ile gidilebiliyor. Ama bizim gibi efendim yok biz bisikletle gideriz derseniz ki ( delilik ) yaklaşık 3 saat sürüyor. Dönüşte ise biraz daha kısa bir yol öğrenip 2 saatte varıyoruz Amsterdam merkeze. 



Öncelikle Centraal Station binasının arkasından kalkan ferry'ye ( feribot ) bisikletlerinizle binip ( ücretsiz ) kanalın diğer tarafına geçiyoruz ve Oostzaan tabelalarını takip ediyoruz. Oostzaan çok şirin ve güzel bir kasaba ve buradan devam edip "Zaandam" yönüne ilerliyoruz. Bu arada yol kenarlarında sık sık harita bulunan tablolar var o yüzden yanlış yola sapsanız bile farkedersiniz çabucak. Zaandam'dan devam ediyoruz ve "Station Straat" tabelasını görünce sola sapıp Ijssel kasabasına kadar devam ediyoruz. Buradan ise Zaanse Schans tabelalarını görüyor ve 10 dakika sonra bu güzel köye varıyoruz. Evet aslında oldukça yorucu. Bir de bizim gibi aralık ayının soğuğundaysanız biraz delilik ama yine olsa yine aynı yolu seçerdim o ayrı :) Eğer kondisyonunuz varsa ve adrenalin seviyorsanız kaçırılmayacak bir yolculuk diyebilirim. 


Zaanse Schans'da bulunan değirmenlerden 6 tanesi hala faaliyette ve isterseniz içlerini gezebiliyorsunuz. Burada faaliyette olmayan bir kac tanesi de müzeye dönüştürmüş. 3,5-4 euro giriş ücretleri. Sıcak çikolatası ve peynirleri meşhur buranın. 


Amsterdam'a dair yazacak çok şey var fakat şimdilik bu kadar. Umarım gezginler için azıcık da olsa aydınlatıcı olabilmişimdir. 


Sizlere bol seyahatli günler dilerim efendim :) 

Yorumlar

Popüler Yayınlar